Rahim kanseri, tıpta endometrium kanseri olarak tanımlanan ve rahim iç zarından kaynaklanan bir hastalıktır. Rahim, vajinaya uzanan rahim ağzı ve üst kısımda gövde olarak adlandırılan iki bölümden oluşur. Gövdenin iç kısmı rahim iç zarıdır. Bir kadının regl (adet) döneminde rahim iç zarında değişiklikler meydana gelir. Regl dönemi sonunda endometrium dökülür ve adet kanaması oluşur. Bu döngü, kadınlarda menopoz dönemine kadar devam eder. Endometrium kanserine neyin sebep olduğu henüz tam olarak bilinmemektedir. Ancak, tüm kanserlerde olduğu gibi risk faktörleri mevcuttur. Birçok endometrium kanseri hormona bağımlıdır; yani hormon düzensizliği rahim iç zarı kanserine sebep olabilir. Kadınlarda yumurtalıklar tarafından salgılanan ve adet döngüsünü düzenleyen östrojen ve progesteron hormonları bulunur. Bu iki hormonun salgısı her ay devam eder.

Bu kanser türü, muayene esnasında anlaşılmaz. İlk belirtisi genellikle anormal kanamadır. Belirtiler devam ediyorsa, endometriyal biyopsi yapılır. Biyopsi sırasında rahim iç yüzeyinden analiz edilmek üzere küçük bir parça alınır. Daha kesin bir sonuç için ise küretaj gereklidir. Doktor, rahim iç yüzeyini hafifçe kazıyarak doku örnekleri alır. Bu işlem için anestezi gereklidir ve genellikle hastanede yapılır. Endometrium kanseri genellikle yavaş ilerleyen bir türdür ve teşhis edildiğinde halen ilerlememiş olma ihtimali yüksektir. Bu nedenle, erken teşhis edilen vakaların çoğu tedavi edilebilmektedir.

Doktorlar, genellikle rahmin alınmasını önerirler. Bununla birlikte, yumurtalıkların da alınması gerekebilir çünkü kanserin bu organlara da yayılma ihtimali vardır. Kanser rahmin ötesine yayılmışsa, ameliyat sonrası radyasyon tedavisi uygulanabilir. Bazen ameliyat yerine sadece radyasyon tedavisi de uygulanabilir. Eğer kanser vücudun diğer bölgelerine metastaz yapmışsa, ilaç kullanımı ile progesteron hormonunun büyümeyi durdurması hedeflenir. Bu tedavi genellikle 2-3 yıl sürer.

İlk 3 yılda takipler 3-6 ayda bir yapılır. Tekrar ortaya çıkan hastalıkların neredeyse %75'i bu 3 yıllık takiplerde teşhis edilmektedir. Takip vizitleri, pelvik muayene ve büyümüş lenf bezleri açısından muayeneyi kapsamaktadır. Yapılan muayene kanserin tekrarlandığını işaret ederse;

Herhangi bir şikayeti olmayan hastaların rutin takipleri ise kan sayımı ve görüntüleme testlerine gerek olmadığını göstermiştir.