Pankreas, karın boşluğunun üst tarafında, arka duvara yapışık bir organdır ve iç ve dış salgılarla ilgili önemli görevler üstlenir. Özellikle sindirim için vazgeçilmez bir organdır. Pankreas kanseri tedavisinde sıklıkla cerrahi müdahaleye başvurulur. Pankreas ameliyatının başarıyla gerçekleştirilmesi için kanserin erken evrede tespit edilmesi çok önemlidir. Her hasta için pankreas ameliyatı uygun değildir; bazı hastalarda kanserli tümörün bir kısmı alınsa bile, bu durum hastalığın tedavisinde ve hastanın yaşam süresinde olumlu bir etki yaratmayabilir. Pankreas ameliyatı oldukça zor bir operasyondur ve ameliyat sonrası rehabilitasyon süreci, olası komplikasyonların şiddetiyle hastalar için zorlu geçebilir.

Görüntüleme teknikleriyle tümörlerin geniş bir alana yayıldığı fark edilirse, bu durumda tümörlerin hepsinin alınamayacağı anlaşılır ve palyatif ameliyatlar devreye girer. Bu ameliyatlarda amaç, hastalığın oluşturduğu tıkayıcı belirtileri hafifletmek veya ortadan kaldırmaktır. Özellikle safra kanalı ve bağırsaklardaki tıkanıklıkları gidermek için tercih edilir.

Eğer hastada tespit edilen tümörün tamamen alınması mümkünse ve hastanın genel sağlık durumu uygunsa, küratif ameliyatlar gerçekleştirilir. Bu tür ameliyatlar, pankreas kanseri hastalarının yalnızca %20'sinde uygulanabilir.

Bu ameliyat tekniği genellikle pankreasın baş kısmında oluşan tümörler için uygulanır. Pankreasın baş kısmındaki tümörler safra yoluna yakın olduğundan, sarılığa yol açarak hastalığın erken evrede teşhis edilmesini sağlar. Tümörleri almak için üç farklı teknik kullanılır:

Pankreas kanseri ameliyatlarında en çok tercih edilen yöntemlerden biridir. Bu ameliyatla pankreasın baş kısmı, bazen gövde kısmı, çevresindeki lenf bezleri, ince bağırsak ve midenin bir bölümü, safra kanalının bir kısmı ve safra kesesi tamamen alınır. Safra kanalı ameliyatta ince bağırsakla birleştirilir. Bu ameliyat, bazen ölümle sonuçlanabilecek kadar risklidir. Ameliyatı gerçekleştirecek doktorun deneyimli ve hastanın ameliyat hakkında tamamen bilgi sahibi olması gerekir. Ameliyat sonrası, midenin kendini boşaltamaması, ameliyat yerinde kanama, sızıntı ve enfeksiyon gibi komplikasyonlar olasıdır. Pankreas kanserinde en iyi tedavi seçeneği ameliyat olsa da, her ameliyat sonrası tam iyileşme sağlanamaz. Tanı aşamasında tümörlerin sadece %20'sinin pankreasın içi ile sınırlı olduğu tespit edilir. Bu %20'lik kısmın tamamen alınabileceği ameliyat anında belli olur. Ameliyat başarılı olsa da, kanserli hücreler farklı alanlara yayılmış olabilir. Bu yayılım nedeniyle kanserli hücreler tekrar büyüyerek hastanın hayatını kaybetmesine neden olabilir.

Bu ameliyat yöntemiyle pankreasın kuyruk kısmı veya kuyrukla birlikte gövdenin bir kısmı ve dalak alınabilir. Bu ameliyat tekniği genellikle kuyruk ve gövde kısmında gelişen tümörler için gerçekleştirilir. Eğer dalak alınacaksa, ameliyattan önce hastaya bazı aşıların yapılması gerekir.

Pankreasın gövdesinde ve baş kısmında gelişen tümörler için uygulanan bir ameliyat türüdür. Ameliyatla pankreasın tamamı ve dalak çıkarılır. Kişi pankreas olmadan da yaşamını sürdürebilir, ancak ömür boyu insülin takviyesi almak zorunda kalır.

Eğer kanser tamamen alınamayacak şekilde vücuda yayılmışsa, hastanın şikayetlerini azaltmak ve yaşam kalitesini artırmak için palyatif ameliyatlar uygulanır. Hastanın tam anlamıyla iyileşemeyeceği anlaşıldığında bu ameliyatlara başvurulur. Bu ameliyatlar sayesinde hastanın yaşam kalitesi biraz da olsa artırılır.

Pankreas ameliyatından sonra hasta ortalama 4-5 gün içinde taburcu edilir. Whipple yöntemi kullanılarak ameliyat gerçekleştirilmişse, hastanın hastanede kalış süresi bir haftayı bulabilir. Bu hasta grupları, taburcu olduktan sonra da rutin bir şekilde takip edilmelidir.